Linux üzerinde konsol üzerinden java derleyebilmek ve bazı framework araçlarını kullanabilmek için sistem değişkeni olarak JAVA_HOME değerini tanıtmamız gerekmektedir. Bunun için yapmamız gerekenler çok basit.
Ben Mint kullandığım için metin editörü olarak pluma’yı tercih ediyorum. Siz gedit, nano yada vi kullanabilirsiniz.
Önce metin editörle bash.bashrc dosyasını açmalıyız. Bunun için;
sudo pluma /etc/bash.bashrc
Sonrasında dosyanın en alt satırına aşağıdaki satırları ekliyoruz.
PPA’larla gereğinden fazla haşırneşir olunca işler biraz karışmaya başladı. Yaşadığım sorunları elbet başkaları da yaşamıştır diyerek bakınırken, güzel bir uygulama buldum. Y PPA Manager. PPA’larınızı ekleyebilir, çıkartabilir, düzenleyebilirsiniz. Küçük ve kullanışlı.
Nasıl kuracaksınız?
BURADA anlattığım Linux Mint üzerine BackTrack 5 deposu ekleme sonrası Backtrack işletim sisteminin uzantısı ve güncel çalışmalarda tercih edilen Kali Linux’un depolarını da nasıl ekleyeceğimizi not etmek istedim. Temelde farklı değil.
Önce sudo -s ile root oldum ve gene source.list’i açtım.
pluma /etc/apt/sources.list
ardından source.list üzerine Kali Linux depolarını (bulup) ekledim.
Sürekli işletim sistemi değiştirmekten yorulduğum için aktif kullandığım Linux Mint 15 Oliva üzerine Backtrack tool’larını yüklemek için bir yol baktım. Kaynak listesine Backtrack 5 Repository’leri eklemek suretiyle kullanabiliyorsunuz. Peki neden BackTrack kullanalım ki diyeceksiniz (ki bu yazıyı okuyan çoğunluk demeyecektir eminim); pentest (penetrasyon testleri) için güncel ve ideal çözümleri kurulu hazır bulmak, tam operasyonun ortasında “bide şu olsaydı keşke” dememek için kurulu olmasında çok fayda var.
Neyse şuan konumuz “nasıl kurulur?”
Maqas.net üzerinde yazılan makaleleri gözden geçirirken güzel ve gerekli bir makale buldum. 1 Ekim 2012’de yazılmış, neredeyse 1 sene olacak. Her ne kadar ben yazmış görünüyor olsam da, linuxdunyam.com‘un yöneticisi Ufuk Köyrük tarafından yazılmıştı. Yanlış hatırlamıyorsam zaman (yada maqas’ın editor) sıkıntısı yüzünden ben eklemiştim. Tekrar hatırlamanın faydalı olacağını düşündüm, isviçre çakısı gibi el altında dursun.
Linux dağıtımlarının büyük bir kısmı, eski veya düşük performanlı makinelere uygun bir yapılandırma ile çıkar. Ancak bazıları, görsel efektleri ve kullanım rahatlığını daha ön plana alarak performanstan biraz ödün verir. Ubuntu, Unity kabuğu nedeniyle eski sistemlerde performans düşüklüğüne sebep olabilmekte.
Bir dönem Condor kullanıcı adıyla ortalığı kasıp kavuran Kevin D. Mitnick, özellikle 90 kuşağı ile yetişen bilgisayarcıların yakından tanıdığı dünya çapında bir Hacker eskisi diyebiliriz. Kendisi bilgisayar dünyasının tartışmasız en ünlü korsanıdır. Fotoğrafı FBI’in “En Çok Arananlar” listesinde yer alan ilk hacker olarak kayıtlara geçti ve neredeyse listeden hiç düşmedi. “İflah olmaz bir suçlu” olan Mitnick bir dönem “Sanal Dünya’nın Kayıp Çocuğu” olarak da tanındı. Açıkcası Kevin’ın başarıları (!) konusunda yazmak istesek sayfalarca yazmamız gerekir. Mitnick hakkında bilgilere ulaşmak isterseniz Fujitsu, Motorola, Nokia ve Sun Microsystems gibi şirketlerin bilgisayar ağlarına bakabilir (!) yada google’dan kısa bir araştırma yapabilirsiniz Ki ben ikincisini tercih ettim. Ama ille de ilk yolu tercih edecekler için hatırlatmak isterim; mitnick ilk yolu denemesi sonucu 5 yıl hapis cezası aldı . Bu cezası 21 Ocak 2000’de, bilgisayarlara yaklaşma yasağı 21 Ocak 2003’te bitmiştir.
Konumuz Kevin D. Mitnick’in 2. kitabı olan Sızma Sanatı ile ilgili. Sızma Sanatı’nı, araştırdığım bir kitabı online satın alırken sistemin önermesi ile gördüm. Biraz inceledim ve almaya karar verdim. Okuduktan sonra şunu söyleyebilirim ki içerik olarak “muhteşem” bulmadım. Ben şahsen yeni nesil korsanlarla kendi tecrübelerini karşılaştırdığı, genel anlamda Ağ Sızma operasyonlarını masaya yatırmasını bekliyordum. Tabi hayalkırıklığı da yaşamadım. Oldukça zevkli bir kitap.
Bin tane algoritmayla kafamı yorduğu halde, şu Pencil’dan bahsetmemiş olması bile can sıkmaya değer. En olmadık zamanda öyle tool’lar paylaşır ki bombanın yanlış kablosunu kesmiş gibi olursunuz. Bu da onlardan biri.
Pencil; akış diyagramları, prototipler hazırlamak için açık kaynak kodlu, ücretsiz, Akış şemaları, Algoritmaları ve İşlemleri birbirine oklarla bağlı değişik tiplerdeki kutular içerisinde gösterilmesini sağlayan güzel, minik, kullanışlı bir araç. Çeşitli alanlardaki işlem ve uygulamaların yönetilmesi, belgelendirilmesi, tasarlanması ve çözümlenmesinde kullanılır.
Bu araç tüm bunlara ek olarak bir web, desktop yada android interface’ini dizayn etmenizi sağlayabiliyor Kİ en çok bu yönü bizi çekiyor. Göz atmanızı, denemenizi öneririm.
Birkaç sene önce hem görsel hemde performans açısından çok beğendiğim bir metod olan Image Lazy Load’u eklenti sayfasında dolaşırken gördüm. Önce biraz kurcaladım, sonra da kurdum. En çok ilgimi çeken tarafı ise ismi “Image Lazy Load”
Şahsen her yazımda en az 1 tane öne çıkartılmış görsel öğe kullanıyorum. Özellikle anasayfada 15 konu civarı özet gösterdiğimi düşünürsek, bu da sayfanın istediğimden yavaş yüklenmesine neden oluyor.
Bu eklentinin yaptığı sayfanızdaki resimleri tek seferde değil, sadece ekranda görünen/görünmesi gereken resimleri yüklüyor. Kalanını kaydırma çubuğunuzu aşağı indirdikçe yüklüyor. Böylece hem hız hem performans kazanmış oluyorsunuz (belkide biraz bandwidth).
Google Reader hayatımızdan çıktığından beri RSS adaptasyonu sorunu yaşıyorum. Özellikle hız konusuna çok takılıyorum. Aslında güzel, etkili örnekler var ama alışkanlıkları kırmak kolay olmuyor.
Google Reader’dan sonra birkaç milyon kişi gibi bende Feedly‘e transfer oldum. Son yaşadığım sıkıntı, her RSS üreten sitede toolbar’da gördüğüm RSS Abonelik uzantısını kullanamamaktı.
Eklentinin toolbardaki görüntüsü şu (hemen hatırlayacaksınız);
“Hack” kelimesini duymak bile beni diken diken ediyor. Fakat az önce sosyalmedya.co ‘da okuduğum bir bilgi, devamında incelediğim hazırlanan bir e-kitap çok hoşuma gitti, paylaşmak istedim. Alternatif Bilişim Derneği’nin geçen sene Haziran ayında düzenlediği “HackCon I” etkinliği bir e-kitap haline getirilmiş. “Hack Kültürü ve Hacktivizm” adını taşıyan bu e-kitap, etkinlikteki konuşma ve tartışmalardan yola çıkarak değerli yazarların katkılarıyla hack kültürünün her yönünü okuyucularla buluşturuyor.
Kitapta hackerlık tarihsel, sosyolojik, güncel, politik ve kültürel yönleri ile anlatılıyor. Hack Kültürü ve HacktivizmHackerların basit bilgisayar korsanlarından çok daha fazlası olduğunu ve genel negatif algının tersine hacktivizmin daha felsefi boyutları olan bir kavram olduğunu anlatan, toplama yazılardan oluşan e-kitapta çeviriler, söyleşiler ve konusunda önemli yazarların makaleleri yer alıyor.
CodeIgniter kullanmaya başladığımdan bu yana severek takip ettiğim, azmine hayran olduğum, konsantrasyonunu ve çizgisini bozmadan devam eden codeigniter.gen.tr (Fatih Bazman) da bu akşam bir yazı okudum. Bir kısmını aşağıda paylaşacağım. Öncesinde, basit bir devir-teslim yada ölü bir proje gibi algılanmaması gerektiğini düşünüyorum. Yazının kod geliştirici, girişimci ve proje yöneticisi gözüyle ayrı ayrı yorumlanması gerekir.
CodeIgniter Framework, ciddi sayıda geliştiricinin kullandığı, ciddi sayıda kullanıcılara ulaşan, MVC yapısını kullanan oldukça stabil bir php framework’dur. CodeIgniter kurucusu Rick Ellis’in özetlediği durum bir çok şeyi özetler nitelikte.
CodeIgniter için, kendine ait özel bir proje olarak yola çıktığını, ancak geldikleri noktada, projeyi artık yönetemediklerini ve isteklilere devretmek istedilerinden bahsetmekte.
Bilgilendirmeyi yazısının detaylarını Fatih Bazman’ın sitesinden okumanızı öneririm;
Python 2.7 ile, Mint-13 (Linux) üzerinde hazırladığım Periyodik MySql ve Dizin yedekleme aracım mqBackup’la hala sorunsuz yedek almaya devam ediyorum. Günde 1 kere çalışacak şekilde Crontab üzerine eklediğim scriptimin sorunsuz çalıştığını da aldığım “yedek alındı” bilgi mailleri ile takip etmekteyim. Hatta bazen onu dahi unutmaktayım.
En kapsamlı ifade ile Periyodik MySql ve Dizin yedekleme işini pratik bir şekilde tek elden yapıyor. Detayında Server üzerinde koşan MySQL database’leri ve web dizinlerini (ben böyle tercih ediyorum) sıkıştırıp, lokal bilgisayarınızda gösterdiğiniz başka bir dizine yedekliyor. Bu yedeklemeleri tanımladığınız bir buffer süre ile koruyor. Belirlenen bu süre dışındaki dizin ve veritabanı yedek dosyalarını ise siliyor. Örnek vermek gerekirse, kabaca; “Bana her daim son 10 günlük yedeği tut, bu bana yeter kardeşim! Kalanı da sil!” diyebiliyorsunuz. Tüm bu yedekleme, silme işlerini yaptıktan sonra da, dilediğiniz bir smtp adresinden (default gmail) size yada ekibinize mail atarak yaptığı işlemler hakkında detaylı bilgi veriyor.
MaqasNet, dostum Kamil Örs ile birlikte her byte’ını kendimiz kodladığımız, CodeIgniter altyapısı/Framework’unu kullanan paylaşım alanımız. Uygulamalarla boğuştuğumuz yoğun bir dönem ve sonrasında yaz rehavetinden ötürü MaqasNet‘i çok boşlamıştık. Bayram tatili de vesile oldu ve sorunlarına eğilebilmek için zaman yarattık. Üzerinde çalışacağımız, aksattığımız birkaç temel sorunu var. Onları zaman içinde halledeceğiz elbet.
Konuya dönersek, birkaç yaptığım test içinde mail fonksiyonunun çalışmadığını gördüm. Bayramda servis sağlayıcı sponsorumuza ulaşmamız pek mümkün olmadığı için site mail sistemini gmail hesabımıza bağlamaya karar verdim.
Bayram vesilesi ile ne zamandır rss’lerim üzerinde detaylı bir temizlik yapmamıştım. Temizlik yaparken, bloglardan birinde qr kod ile ilgili “nasıl yapılır?” benzeri bir çalışma yapıldığını gördüm. Kamil (Örs) le birlikte 2 sene kadar önce maqas.net altında devreye aldığımız, hala sorunsuz çalışan ama bir türlü makalesini yazamadığımız qrcode çalışmamız aklıma geldi. Kodları incelemek isterken, sürekli kullandığım IDE intellij idea’da PHP kurulu olmadığını (!) fark ettim. Elimde text editörlerden başka bir ide olmayışı da işimi zorlaştıracaktı. PHP ile oldukça aram açılmış belli. Bende bu makaleyi yazmaya karar verdim.
Bu yazıda, Jetbrains firmasının harika bulduğum PHP Storm uygulamasına benzer bir plugin desteği ile, Intellij Idea 12 üzerinde PHP kullanabilmeyi anlatacağım.
PHP Plugin’ini kurmak üzere kolları sıvayalım;
Önce kernel nedir bilmeliyiz ki, güncelleme ihtiyacımızın nedenini kavraya bilelim. Kernel, Linux çekirdeği Linus Torvalds tarafından geliştirilmiştir. Açık kaynak kodludur ve gelişimi gönüllü kişilerce yürütülmektedir, çok kullanıcılı ve çok görevlidir. Açık kaynaklı olduğu için güvenilir ölçeklenebilir, farklı mimariler ve donanımlarda çalışabilmektedir. Kısaca Kernel (Çekirdek) ‘ın açıklamasını yapmak gerekirse;
Diğer işletim sistemlerinin aksine Linux, kullanıcılarına işletim sisteminin hayati bir parçası olan çekirdekle oynama, serbestçe değiştirme, yeniden derleme ve güncelleme hakkı verir. Gayet tabi ki bu özgürlüğü de biz linux user’lar da kullanmak isteriz.
Bundan sonra ilgi ile takip ettiğim, linux odaklı Sudo ve Root dergilerinin yayın duyurularını sitemde paylaşmaya karar verdim. Ne kadar geniş kitleye ulaşırsa o kadar bilinir, ne kadar çok kişi bilirse o kadar kalabalıklaşırız diye düşünüyorum
Ubuntu Turkiye E-dergisi SUDO’nun 55. Sayisi içeriği;
Linux dünyasına adım attım atalı bir DNS sorunsalı duymuşumdur. Ya DNS’ler çalışmaz, ya nasıl yazılacağı bilinmez, yada DNS’ler yazılır, ama PC restart edilince hiç kaydedilmemiş gibi eski haline geri döner. Genel bilinen anlamı ile kısaca üzerinden geçeyim istiyorum. yoksa teknik olarak DNS nedir, amaçları nedir, resolving nasıl olur gibi soru ve sorunlarınız varsa öncelikle şu adresi okumanızı öneririm;
https://tr.wikipedia.org/wiki/DNS
Halk dilinde DNS değiştirme konusu konuşulunca biliriz ki yasak yada Türkiye’ye yayın yapmayan sitelere giriş amacı anlaşılır. Bu operasyon özellikle youtube’un yasaklanması ve başbakanın “ben girebiliyorum” açıklaması ile tavan yapmıştır.
1,1 versiyonundan beri kullanıyorum. O kadar gözüme aşina oldu ki, yeni kurduğum bir sistemde cinnamon ilk kurduğum uygulama haline geldi. Bana pratik ve hafif geliyor. Gnome’dan sıkılmış Mint, Unity’e alışamamış Ubuntu kullanıcıları için ideal diyebilirim. Yabancılık çekilmeyecek bir desktop.
Kurulumda, yakın zamana kadar ppa eklemek gerekirken, Mint için yazılım yöneticisi içinde bulabilirsiniz. Farklı bir sürüm kullanıyorsanız alternatif kurulumları görebilirsiniz. Ben bir dinazor olarak şahsen konsoldan kurmayı tercih ediyorum.
Ubuntu kullanıyorsanız güncel ppa’mızı sourcelist’e yada paket yöneticinize bulunmuyor eklememiz gerek, elle eklemek istersek ;
Eğer notebook üzerinde linux kullanma mücadelesi veriyorsanız olmazsa olmazınız, benim gibi desktop kullanıyor ama mouse’a ulaşmayı zaman kaybı görüyorsanız mutlaka Gnome Do’yu denemelisiniz. Win+Space ile arama asistanı açılıyor ve keywordle dilediğiniz uygulama yada ayarlarla tanımladığınız eklentiler içinde arama yapabiliyorsunuz. Kesinlikle çok kullanışlı.
Kurmadan önce, güzel bir tutorial buldum, en azından göz atmanızı öneririm; Devamı …
Linux üzerinde java geliştirmeye çalışıyorsanız OpenJDK (Java Development Kit) karşınıza çıkıyor ve işinizi engelliyor olabilir. Beni de sıkan bu mevzudan, ubuntu 13.04 ve Mint 15’te kurtulmanın bir yolu mevcut.
Sun’a ait 7 sürümlü Java Oracle 7 ve 8 sürümü webupd8team/java PPA’sında güncel bir şekilde bulunmaktadır. Şu şekilde PPA’yı ekleyip paketleri kurabilirsiniz:
sudo add-apt-repository ppa:webupd8team/java
sudo apt-get update
sudo apt-get install oracle-java7-installer
29 Aralık 2006 tarihinde yayın hayatına başlayan Linux Mint Türkiye, 2 Ağustos 2013 Cuma günü saat 18:00’da kendini feshetme kararı aldı.
Üzüntü verici bir haber. Yaklaşık 4 yıldır aktif kullandığım Mint sürümü üzerinde yaşadığım sıkıntılarla ilgili hemen herşeyin sormadan yanıtını alabildiğim, kendi yağıyla kavrulan bir platformdu gözümde.
Belli ki alınan karada Core ekibin içinde yaşanan sıkıntıların artık katlanamaz oluşu önemli bir pay sahibi. Verilen sözlerin tutulmaması, sorumluların sorumsuzlukları, atılan taşın ürkütülen kurbağa sayısına değmemesi gibi bir çok sebep var gibi görünüyor. Her ne olursa olsun sebep, sonuçları ve etkisini biz mint sever son kullanıcılar yaşayacağız gibi geliyor.
Google, Gmail, Youtube, Blogger gibi onlarca popüler servisi bünyesinde barındıran dünya teknoloji devi Google Servisleri bugün saat 11.45′te başlayan bir arızayla bir anda sunucu hatası vererek 20 dakika boyunca erişime kapandı.
Google tarafından gelen henüz bir açıklama yok. Daha önce BURADA okuduğum ve mantıklı bulduğum hesaba göre bu duruşun kaybı
~$1,5-2,0 milyon dolar civarında.
Bu büyüklükte olan ve esnemez/yıkılmaz görülen şirketlerin yaşadığı kimilerine göre ufak, kimilerine göre büyük ve ciddi kabul edilen sorunların pazarda önemli prestij kaybına sebep olduğu bilinen bir gerçek. Krizi nasıl yönettiler, kök nedene nasıl ulaşıldı, sorun nasıl çözüldü gibi onlarca soru kafamda dönüyor olsa da, şu anlarda yerinde olmak istemeyeceğim 2 insan Larry Page ve Sergey Brin’in aklından şu soru geçmiş midir çok merak ediyorum; “Eyvah! rüya bitti mi?!”.
Google’ın mı var, derdin var arkadaş!